25 Haziran 2010 Cuma

Dil kalkanıdır insanın bazen
Dile gelen de gelmeyen de söylenir
Yalan söyler dil bazen
Bazen de acı gerçeği…
Hayalleri anlatır bire bin katarak
Umudu tazeler her bir cümlede
Sevdasını anlatır yâre
Öfkesini kusar bazen de…
Sevda dedik de;
Söylenmemiş sevda sözleri vardır
Çıkmaz sokak gibi…
Dil suskundur ya
Ama yürek inadına konuşmak, haykırmak ister
Şarkılar söylemek ister
Dans etmek ister gönül…
Dile gelmeyen sevda sözleri
Yorgunluktur
Güvensizliktir
Korkaklıktır aslında
Öyle yığılmıştır ki hayat üzerine
Yorulmuşsundur…
Öyle aldanmışsındır ki her sevdim diyene
Güvenin yitmiştir…
Ve artık karşına çıkanlardan kaçarsın üzülmemek üzere
Korkarsın ağlamaktan…
Öğrenmek gerekir konuşmayı
Dil, susmaması gerektiğini öğrenmelidir
Her ne kadar “seni seviyorum” beklemek hayal olsa da suskun dilden
“Bir” ismi söylemelidir dolu dolu
Dudakları gülümsetmelidir
Ses titremelidir “Bir” ismi söylerken
Ayrılıktan
Acıdan
Umutsuzluktan
ve hatta
İhanetten bahsetmeye bayılan dil
Esasen gaflet uykusundadır
Dil öte tarafına gizlediği sevda cümleciklerini
beri tarafa aldığında ne kadar çok sevecektir kendini oysa
Öyle ki, adeta şakıyacaktır Florya misali, durmamacasına
O zaman duracaktır zaman
Kederler gelmeyecektir dile
Olası ayrılıklar da…
Bağlılıklar alacaktır her cümle başını
Mutlu gelecekler olacaktır her konuşulanın ilk sözü…
Dil kalkanıdır insanın bazen
Dile gelen de gelmeyen de söylenir
Ama öğrenmelidir konuşmayı dil
Anlatmalıdır tane tane
Aşkı, sevdayı, özlemi…
Dil
Öğrenmelidir…

dil… mavi bir denizdir aslında… özgürdür…

e.
2010 yaz

21 Haziran 2010 Pazartesi

Aslında doğrusun sen
Seveceksin karşındakini
Ama her şeyinle değil
Bir yanın yanıp tutuşurken
Öte yanın buz kesmeli
Bir yanın haykırsa da sevginin varlığını
Öte yanın sevgisizliğe inanmalı
Üzüldüysen hayatın boyu
Nasıl sevebilirsin ki yeniden?..
Nasıl kalbini tekrar onarabilirsin?..
Kalbini "o" onarır safsatasına inanmak
ne kadar ahmakça…
Mesele senin kalbine ne kadar emek
verdiğinde saklıdır
İşte bu yüzden doğrusun sen…
Seveceksin karşındakini
Lâkin bir tek kendin bileceksin bunu
Hissetmeyecek "o"
Çünkü önce kendini düşünmelisin
Örselenmemeyi
Sadece çok sevilmeyi istemelisin
Fütursuzca
Aslında doğrusun sen…

doğruluk ne büyük hazine…

e.
2010 yaz

16 Haziran 2010 Çarşamba

Yorgunluk
Karabasan mı?..
Yoksa
Takatsizlik mi?..
Küskünlük
Yaradana mı?..
Kendine mi?..
Durgun bir su olmak güzel
Dalgadan arınmış
Köpüğünden kopmuş
Hatta iyodundan sıyrılmış…
Durmak
Kendini dinlemek
Ve sormak kendine;
Nesin sen?..
Şu an mı?..
Yoksa
Gelecek mi?..

Çapın nedir?..
Dar mı?..
Yoksa
Kendini aşmış mı?..

Kapladığın alan?..
Kendin kadar mı?..
Yoksa
Boyundan büyük mü?..

Bir kere
Güçlü müsün?..
Cebindeki metelik ne kadar?..
Meselâ
Adam olarak ne kadarsın?..
Kaç paralık adamsın?..

Doygunluğun ne kadar?..
Ya da hayat birikimin
Ne kadar?..
Rahat mısın?..
Karşındakini tatmin edecek kadar
veya
Kendi kendini tatmin edecek kadar
Rahat mısın?..

Sevmek meselâ
Ne kadar sevmek?..
Kalben çok…
Peki ya verebileceklerin?..
Düşündün mü?..
Sadece sevgi mi vereceksin?..
ya da
Sadakat?..

Uyan dostum uyan
Rüyadan uyan
Ne sevgidir hayat
Ne de sadakat sadece
Başarın var mı?..
Oradaki çapın ne kadar?..
ya da
Paran?..
Ondan haber ver…
Ha, bir de
Çükün sağlam mı?..

Dur ve düşün
Birinden biri eksik olsa
Birbirini tamamlayamasa
Yürür mü birliktelik?..
Sen yürüyebilir misin?..
Canımlar-cicimler
Nereye kadar?..
Bir gün, iki gün
Hangi canım sonsuz
Hangi cicim her an seninle
Uyan…
Uyan ve gittiğin yola bak şöyle bir
Bitecektir “seni seviyorum” lar
Tükenecektir verilen sözler
Dur ve düşün
Başarın nedir?..
Peki paran
Ne kadar var?..

sorular… sorular… yorgunluk… takatsizlik… ve… bitiş…

e.
2010 yaz

15 Haziran 2010 Salı

Tanrıya tapar insan
Tanrıdır kulu kul yapan
Tanrıdır güzelliği bahşeden insana
Ruhu…
Ve insan sever olur
Kalptir insanın seven yanı
Gönüldür yanan öte tarafı
Ve Tanrı gülümser sevdiğinde insan…
Ben Tanrıyı görürüm sana baktığımda
Gözlerindeki aşka
Yüreğindeki sevdaya âşık olurum
Tebessümüne
Gözyaşlarına vurulurum…
Tanrıdır ya kulu kul yapan
Tanrıdır ya güzelliği bahşeden insana
Sen şimdi tüm güzelliğinle karşımdasın
Ne isteyebilirim ki başka Tanrıdan
Bütün aşkınla sen benimken
Ne isteyebilirim…
Günah olmaz mı?..

günah da bizim sevap da…

e.
2010 yaz

4 Haziran 2010 Cuma

Beni çiçeklerin diliyle sev...
Meselâ fesleğen...
Dokun bana... dokun ve al tüm kokumu...
Tüm ruhumu çek içine...
Bir manolya mahcubiyetiyle sev beni...
Senden başkası dokunursa solayım diye...
Nilüferin zarafetiyle sev beni...
Seninle bir nehrin üzerinde özgürce dolaşalım diye...
Kuşların diliyle sev beni...
Bir saka'nın doğasıyla, rengiyle, ötüşüyle sev...
Bir ispinoz'un doyumsuz sohbetiyle
Bir florya'nın renkleriyle sev beni...
Beni denizin diliyle sev...
Her türlü çirkeften...
Her türlü riyadan uzak...
İhanetlerden, vedalardan öte sev...
Masmavi sev beni...
Gözlerinin yosunu gibi sev...
Boynunun kokusunda bulduğum iyot kokusu gibi sev...
Sev beni... çok sev...
Senin dilinde sev beni...
İsmimi söylerken...
Gözlerime bakarken...
Ellerinle yüzüme dokunurken...
Sevda sözleriyle gönlüme girerken...
Sevişirken sev...
Hep sen ol...
Senin dilinde sev beni...

isterim ki hep sev beni... her şeye inat...

e.
2010 yaz