19 Şubat 2010 Cuma

Erken yaşlandı
Günlere tutunamadı
Aylar onu terk etti
Yıllar ise hiç tanımadı
Hoyratça çekip gitti…
O, anılara tutundu ilkin
Anasının sıcak gülümsemesine
Sevgiyi öğrenmek üzere
Babasının azmine güvendi
Zorluklarla kavga etmek üzere…
Barakanın birinde yedi yemeğini
Samandan yatakta uyudu
Sabah bulutlu havada açtı gözlerini
Bir çay bahçesinde yudumladı çayı
Cebinde kekik sakladı
Kış aylarında ne de vefalı dosttu
Elini her cebine götürdüğünde
mis kokusuyla sohbet ederdi yol boyu
Sohbet koyuya çalardı çok kereler
Nadirdi kısa laflamalar
Yanından gelip geçenler duymazdı
Kim ruhun konuştuğunu duyabilirdi ki
Böyle anlarda ileriye bakmak daha güvenliydi
Bir şeylere güven duyarak bakmak…
Olur da bazı günler cebi boş kaldığında
korkardı etrafındaki insanlardan
Üzerine üzerine gelirlerdi sanki
Birilerine bir şey sormaya kalksa anlamazlardı
Başka dilden konuşuyormuş gibi bakarlardı yüzüne
Bön bön!..
Korkardı böyle anlarda
Kekiğini arardı
Kokusunu
Yarenliğini
Güvenini arardı
Bilirdi
Kendi ölse de günün birinde
Terk edilmezdi
Dağlar ölür müydü hiç
Hele ki üzerinde biten kekik?..

bir yalnızlık sonatı…

e.
2010 kış

Hiç yorum yok: