2 Şubat 2010 Salı

Sesini duymak öyle güzel ki
Öyle huzur veriyor ki yüreğime
Ama yetmiyor bu günlerimde
Dar geliyor sesin kulağıma
Sana ihtiyacım var
Dokunacak kadar yanımda
Seni seyredecek kadar yakınımda olmana…

İçimde birikenleri taşıyamıyorum artık
Geçmişim izliyor sürekli
Eğitilmiş köpek gibi
Hırıltılar duyuyorum ardımda
Huzur vermiyor…
Hani, ağlamak istersin ama ağlayamazsın bir türlü
Boğazın düğüm düğümdür
Göğsünde bir yumak olur
Öylece kalırsın çaresizlik batağında
Hareketsiz
Böyleyim…

İşte böylesi prangalı zamanlarda
her şeyi paylaşacağın birini arıyorsun
Güvenebileceğin…
Güvenebileceğin diyorum
Çünkü tüm saflığınla onun karşısında olacaksın
Ruhunu örten kıyafetinden arınmış
Gönlünü saran zırhtan yoksun…
O, o an seni anlamalı
ve
Senin içinde zalimce çöreklenen sır geçmişi
ebediyen kendi içinde saklamalı
Bunu
yani böyle bir insana ihtiyacı bir zayıflık olarak görmüyorum
Aksine, büyük bir cesaret diyorum bu ihtiyaca
Kendini taşıyamadığın anlarda
yüzünü düşürüp, arsızlık edip o kişiye sığınmak
olsa olsa kahramanlıktır derim…

Sana karşı böyleyim
Yanına gelmeyi istiyorum bu günlerimde
Yanına sokulmayı, nefeslenmeyi istiyorum
Ne duvardaki saat umurumda olsun
Ne de bir adım ötedeki ümitsizliğim
Layık olamadığım ismimi bile düşünmek istemiyorum
Dışarıdaki demir maskeli insanları
Gülmeyi unutan dudakları
Zehir dolu kalpleri anmak istemiyorum
Burada
Şu an
Sadece
Seninle olmak istiyorum…

var mı böylesi “o”… kaldı mı ki…

e.
2010 kış

Hiç yorum yok: