9 Ocak 2009 Cuma

Bizimki bir aşk hikayesi.
Sen orada ben burada.
Kimseler bilmeden yaşanan bir hikaye işte.
Kahverengi gözlerine uzun kirpiklerinin hükmettiği bir hikaye.
Uzun lepiska saçlarının ruhuma dolaştığı hikaye.
Sessiz ama dalgalı bir aşk hikayesi.
Benimse;
Ara sıra bulutlara takılan onlarla uçan, yanımdan geçen kuşlara selam
verişimin hikayesi.
Neye yarar ki bu hikaye?
Sen orada benden habersiz,
Ben burada senden haberli...
Olsun.
Yarar işte, yarar.
Eğer sevgime düğüm atılmışsa ve senin de çözesin yoksa, yarar...
Kalbim senin için darmadağın atıyor ve yorulmuyorsa, yarar...
Karanlıklar arasında kalmış ruhum aydınlanmışsa, yarar...
Yalnızları oynuyorsam yıllardır ve sen gelince bitmişse rolüm, yarar...
...
Bazı zamanlar seni gökyüzündeki ay'da ararım.
Bilemem nedenini.
Bana çok uzaktasın belki. Belki de sevgin uzaktadır... Ha ne dersin?
Ay güneşin ışığından beslenir, onun ışığı aydınlatır bedenini, yine de
mutludur, en azından karanlıkta kalmamıştır.
Belki ben de senin sevgini alıyorumdur ta uzaklardan, aydınlanıyorumdur... Ha ne dersin?
Hayat yok derler hep oralarda; taşlı, topraklı, susuz ve kokusuz.
Ama yine de direnir bir şeylere, günün birinde beni de canlandırırlar diye.
Tıpkı ben gibi.
Mesela günün birinde gelip “haydi!” dersin belki... Ha ne dersin?
...
Mavi suların üzerinde küçük bir kayık düşlerim bazen...
İçinde sen ve ben.
Masmavi sular ve kayığın arkada bıraktığı beyaz köpükler...
İçinde sen ve ben.
Mavi sular yerini turkuvaza bıraktığında. Balık sürüleri gezintiye
çıktığında...
İçinde sen ve ben.
Hafif bir rüzgar. Ses yok etrafta. Rüzgar ve sessizlik el ele vermişler...
İçinde sen ve ben.
Ne hikaye ama!
...
Bu gecemi meyhanede geçirmek istedim.
Hiç, ama hiç ardıma bakmaksızın içmek için.
Çünkü bu gece sarhoş olmak istiyorum...
Bir yandan da müzik çalsın istiyorum. Birileri çıksın sahneye benim
havalardan bir iki şarkı söylesin.
Çünkü bu gece sarhoş olmak istiyorum...
Sonra ben sahne alayım.
Gözlerimi kapatayım ve başlayayım oynamaya.
Herkes kenara çekilsin. Sadece ben.
Açayım kollarımı kartal gibi.
Efelere selam ola!
Başlayayım Harmandallı’ya.
İsteyen seyretsin istemeyen sırtını çevirsin.
Alkışlamasınlar beni. Kendime oynuyorum bu akşam.
Çünkü bu gece sarhoş olmak istiyorum...
Terler süzülmeli yanağımdan.
Gömleğim su içinde kalmalı.
Gözlerim hâlâ kapalı.
Sadece müziği ve bacaklarımı hissetmeliyim.
Çünkü bu gece sarhoş olmak istiyorum...
Müzik bitince yavaş yavaş kendime gelmeli, açmalıyım gözlerimi.
İlk iş bacaklarıma teşekkür etmeli. Hiç ihanet etmediler bugüne kadar.
Hoş bu akşam etselerdi de gönül koymazdım ya.
Çünkü;
Bu gece seni yıllar önce görüp de sevdiğim gece.
Haberin olmadan ardından sürüklendiğim gece.
Haberin olsaydı;
Açar mıydım kollarımı?
Gözlerimi kapatıp dansımı eder miydim?
Sarhoş olmak istiyorum der miydim yine de?
?
Hiç konuşmayıp sadece yüzüme baksaydın,
Gözlerin anlatsaydı “yeter artık içme”yi,
Yine de direnir miydim?
?
Aman be!
Nasıl olsa yoksun işte.
Meyhaneci gel !
Doldur bir kadeh daha. Korkma dostum, koy!
Nasıl olsa hepimiz temelli uyuyacağız günün birinde.
Ha bugün ha yarın.
Doldur sen bir kadeh daha.
Ben bu gece sarhoş olmak istiyorum...
Gece benim gecem.
Bu bizim değil, benim aşk hikayem.
Onsuz.
Sadece benim.
Doldur...

çünkü bu gece sarhoş olmak istiyorum...
e.
2004

Hiç yorum yok: