2 Ocak 2009 Cuma

Beni son halimle hatırla.
Hani yüzümdeki gülümsemeyle.
Kaşlarımı çatmadığım anlardaki gibi.
Seni evin içinde kovaladığım ve gülmekten kırıldığımız günlerdeki gibi.
İçtiğim zamanlarda çenemin bağının düştüğü gibi.
Sen hatırlamazsın, geceleri üstün açıldığında örttüğüm gibi.
Yada yanına sokulup, saçlarını okşayarak yanağına öpücük kondurmam gibi.
Eğer eve senden önce geldiysem, kapıda karşılamam gibi.
Elime kalemi aldığımda sadece seni yazmam gibi.
Kaybettiklerim aklıma geldiğinde senin varlığına sığınıp rahatlamam gibi.
Yemek sonrası sade kahveyi yudumlayıp “Suyum nerede?” diye bozuk çalmam gibi.
Bazı geceler sırf sen yalnız kalma diye sevemediğim çayı içmem gibi.
Ağladığında yanında olmam gibi.
Güldüğünde ise dünyaların benim olması gibi.
Yağan karın her tanesinde hüznümü gizlemem gibi.
Gecenin kör karanlığında kimseler görmeden yanımdaki duvara yaslanıp hıçkırıkla ağlamam gibi.
Anamı özlediğimde, kollarında özlemimin son bulması gibi.

Beni son halimle hatırla.
Zira gün gelince gideceğim herkes gibi.
Sevdam her ne kadar senin tekelinde olsa da olamayacağım yanında.
Kimbilir nerelerde, hangi alemlerde olacağım?
Kesin korkacağım oralarda.
Sıkılıp lanet edeceğim.
İlk işim seni aramak olacak her köşede.
Belki iyiyim diye seni unutturmaya çalışacaklar.
Veya kötüyüm diye hepten seni kazıyacaklar beynime.
Her ikisi de azap.
Her ikisi de çile.
Ama
Ben hep seni arayacağım.
Varsa eğer oralarda, kalemim elimde olacak, kesin.
Sıkıntı dolu günlerimi yazmak için.
Seni nasıl özlediğimi cümlelere dökmek isteyeceğim.
Ta ki kalemim bitene kadar.
Sonsuz dedikleri yer benim sonum olacak.
Bilirsin, her ne kadar yalnızlığı sevsem de sensizliği sevemedim bir türlü.
Sevmek istemedim ki.
Diyorum ya belki de tüm başka dünyaları vermek isteyecekler bana.
Sırf seni unutmam için.
Artık oraya ait olduğumu anlamam için.
Halbuki hiç bilmeyecekler.
Ben sana aidim...

Beni son halimle hatırla.
Hatırlarken de sakın ağlama.
Dayanamam.
Sızlar burnumun direği.
Nereye gittiğini bilemediğim ruhum daralır.
Gülmeni isterim ardımdan, kahkahalarla.
Çünkü gülmek bizim işimizdi hatırlarsan.
Sonra biraz müzik.
Sen ne çalacağını bilirsin.
Hatta benim yerime de oynarsın.
Gözlerini kapamayı unutma oynarken.
Öyle daha güzel hissedersin müziği ve dansı.
Vücuduna daha bir hükmedersin. Sahibi olduğunu daha bir anlar bacakların ve kolların.

Eğer sahip olamadıysam, bir ev istiyorum.
Aşık olduğum bir yer vardı hani...
Sen nerede olduğunu iyi bilirsin.
İşte oradan.
İçini nasıl döşeyeceğini de biliyorsun.
Kuşlar ve köpek olacak içinde, bir de ufak bahçesi.
Emekli olduğunda oraya yerleşirsin.
Artık biber mi ekersin soğan mı orası sana kalmış.
Beni soran olursa o evi gösterirsin.
İsteyen gelir ziyaretime, gelmeyenlere selam ola.
Sana gelince...
Sen nasıl yaşayacağını bilirsin.
Kime diklenip kime sakin olacağını, kime gönlünü vereceğini bilirsin.
Yalnızlığı sevmezsin.
Hep sığınacak liman ararsın.
Korkarsın dalgalardan. Sanırsın ki alabora olacaksın.
Halbuki iyi bir kaptansın sen.
Dümeni iyi kullanıp, denizlere kafa tutabilirsin.
Ama ne olursa olsun sev ve sevil.
Çünkü bilirim ki sen birini sevmişsen doğru, biri de seni sevmişse en doğrudur.
İyisi mi hayatı sonuna kadar yaşa.
...
Beni son halimle hatırla.
Gülerken.
Coşarken.
Hüzünlenirken.
Ve hep;
Seni çok ama çok severken...


beni son halimle hatırla... söz mü...?

e.
2005

Hiç yorum yok: