17 Nisan 2010 Cumartesi

Bitti diyebilmek…
O meşum kelimeyi söyleyebilmek
Biraz cesaret, biraz yürek işi…

Oturduk masaya
Sen meyve suyu istedin
Soğuk…
Günün anlam ve önemine uygun
Ben de sana uydum
İçeceğimden değil ama istedim
Hemen gözlerine baktım
Parlamıyordu
Kaçırıyordun da üstelik gözlerimden…
Sonra heyecanını dinledim
Atmıyordu kalbin eskisi gibi
Herhangi biriydim karşında artık
Soluktu her şey…
O an ellerine sarılmak istedim
Yanağını okşamak
ve
Derin derin gözlerine akmak
Sadece susmayı ve seni hissetmeyi istedim
Tanrıdan sadece benim olmanı diledim…
Birden sana olan kırgınlığım geldi hatırıma
Oysa ben masaya sitem için oturmuştum
Alenen kavga etmek için seninle
İçimdeki zehri akıtmaya gelmiştim yanına
Hakkım olmayan hesabı sormaya…
Olmadı gülüm
Yapamadım
Yine kendimle kavga ettim
Yine yenildim
Yine zehri ben yuttum
Kıyamadım sana
Gözlerine dayanamadım
Sesine doyamadım…
Biliyordum ki gidecektin birazdan
Sırf bu yüzden sustum
Yanımdayken sardım seni koynuma
Sevdanı yüreğime attım yansın diye
Gönlünün kıyısına benim gönlümü iliştirmek istedim
Hani, belki sen de istersin diye
“Gözlerime bak” dedim sana
Baktın
“Unutma” diyebildi ancak
“Unutma beni”
Oysa o değildi demek istediği gözlerimin
Kocaman bir “Gitme” diyordu aslında
Ağlıyordu için için
Bağırıyordu
Gitme…
Bitirdin meyve suyunu
Ben de söyleyeceklerimi
Meğer beklermişsin vedamı
Ne bir sevda sözü
Ne de bir elveda bakışı
Bitti diyemedim bile
Ama sen
Kalktın yerinden acımasızca
ve
Gittin…
Garson geldi
Topladı masada kalan çeri çöpü
Bir de sildi güzelce
Sonra döndü ve gitti mutfağa
Bitirmişti…

ah garson… tüm kabahat senin… anlıyor musun?..

e.
2010 bahar

Hiç yorum yok: