27 Nisan 2010 Salı

Yalnız kemancı
Sen elinde keman dolaşırken kıyı boyunca
Rakı masalarında meze bile olmazken nağmelerin
bir de bakmışsın köşede bir kahve masasında
dumanlı kafaları dağıtmak üzere nihavend’den
girizgâh yapmaya başlarken bulmuşsun kendini
Ama bir dakika…
Nihavend’in farkında mı bu sarhoş kafalar
ya da
Bilmiyorlar belki de bu nağmelerin adreslerini
Olsun, ne fark eder
Sen çal yine üstad
Bilene de bilmeyene de
İnadına çal…

konuşmak gerek hayatla… kendi dilinde…

e.
2010 bahar

Hiç yorum yok: