30 Nisan 2010 Cuma

Kendinle kalmak istersin bazen
İstemezsin yanında meze
Sek içmek istersin o günü
Yanına bir tek denizi alırsın
Biraz kuşları
Biraz rakını…
Ne bir telefon, ne de insan sesi
Dalganın sesidir seni uyutan
Denizin iyodudur seni senden alan
Kayıkların huzurlu çırpınışları
Balıkçıların kasa kasa balıklarla limana varışları
İşte, budur seni teskin eden
Dünyanı yeniden kuran…
Gerisi kesif yalnızlık
Fütursuz heyecanlar…
Ne seni avutmak isteyen vardır ardında
Ne de gönlüne sevda sesleri fısıldayan…
Gülmek kolaydır
Ağlamak zordur esasen
Yanaktan süzülen her yaş değildir ağlamak
Her hıçkırık, değildir içlenmek
Ağlamak sessizdir
Gözden akmayan yaştır
Boğazında düğümdür
Belki de derin bir “of” çekmektir...
Böyle anlar ağlama havasıdır
Biraz deniz
Biraz kuşlar
Biraz rakı
Çokça kendin
Kendinle kalmak ve ağlamak…

ne kadar renksiz her şey…

e.
2010 bahar

Hiç yorum yok: