14 Eylül 2009 Pazartesi

Aşkımı kullanılmaz hale getirmek için oturdum masaya.
Öyle yerle bir edeceğim ki sen dahi tanıyamayacaksın.
Rüzgarlar kıskanacak, ateşler yanmayacak bir daha.
Öylesine hızlı, öylesine yakıcı olacak bu yıkım.
Mesela;
Seni yazmayacağım artık.
Kalemi elime her alışımda, sen gelmeyeceksin aklıma.
Yazacağım kağıtlar beyaz olmayacak.
Çünkü saflığın geliyor aklıma.
Başka bir renk olacak.
Sarı,turuncu,krem, fark etmez.
Ama beyaz asla.
Seni düşünmeyeceğim artık.
Ne yatarken dualarımda olacaksın, ne uykularımda rüyam.
Ne de kalktığımda tutkum.
Yüzümü yıkayıp aynaya baktığımda bir yanım sen olmayacaksın.
Karanlıkta kalacak öte yanım.
Geceden bir kenara fırlattığım gömleğim sen kokmayacak artık.
Yürürken attığım her adım artık bana ait olacak.
Biri senindi ya,
Artık yok. Sadece benim.
Kafamı nereye çevirirsem çevireyim kimselere benzetmeyeceğim seni.
Ne senin gibi cana yakın, ne de güzel olacaklar.
Hele hele yanlarından geçerken sen kokmayacaklar hiç.
Gülümseyen bir kadın gördüğümde gelmeyeceksin aklıma.
Güldüğünde inci dişlerinin nasıl parıldadığını da unutacağım.
Gözlerinin karası hiç ama hiç aklımda olmayacak.
Çünkü onlardı beni sana çeken.
Hayali bile yeterdi esir etmeye. İyisi mi lafını dahi etmemeli.
Nerede uzun saçlı bir kadın görsem kaçacağım yanından hemen.
Çünkü saçlarını senin gibi savurmasından ve kokusunun beni hapsetmesinden korkarım.
Biriyle kucaklaşmak da yok artık.
Sen olacaksın çünkü kollarımda.
Başkasını düşünemem.
Şarkıların her notasında, sözlerinde sen vardın ya,
Artık olmayacaksın.
Bestesiz ve notasız olacak tüm şarkılar.
Bütün şarkıcılar susacak.
İçtiğim içkilerin çetelesini tutmayacağım artık.
O zamanlar sen vardın çünkü
İçtiğim her kadehin sahibiydin.
Şimdi sadece ben varım.
Sabah ezanlarını da dinlemek istemiyorum artık.
Dualarımda sen yoksun ki.
Nesini dinleyeyim.
Tanrıya boş yere yalvarmak olur mu?
Nasıl olsa gelmiyorsun.
Gelmeyeceksin…

başla duvar delinmez…

e.
2009 sonbahar

Hiç yorum yok: