18 Eylül 2009 Cuma

Rüzgâr derin esiyor.
Tozu dumanı katıyor önüne, bakmıyor ardına.
Naçar, karışıyorum toz dumana ben de.
Ne şarkılar, ne de anılar avutuyor,
Rüzgâr hepsini toplamış eteklerine,
Savurdukça savuruyor.
Sesi sanki bir zalimin kahkahası;
Öylesine müstehzi,
Öylesine ürkütücü,
Kulaklarımda patlıyor.
Hatta bedenimi itiyor “düş önüme” der gibi.
Çaresiz ve takatsizim.
Savruluyor içim,
Gönlüm kırık.
Rüzgâr çok derin esiyor çok...
Gece bile bezdi karasından,
Sükût olmaktan.
Sabah ezanına haykırıyor,
Tan vakti için.
Sabaha yalvarıyor;
Güneşe ağlıyor, gelmesi için bir an evvel.
Gece kendinden vazgeçti bu gece.
Rüzgâr ise tanımıyor kimseyi,
Katıyor önüne her şeyi,
Acımaksızın.
Gece çaresiz,
Ben çaresiz,
Gel de suçla şimdi rüzgârı...

sığlardayım... rüzgâra ne ki...

e.
2009 sonbahar

Hiç yorum yok: