9 Eylül 2009 Çarşamba

Bu geceyi kendime ayırdım.
En kara, en sakin ve en hüzünlü kısmından.
Hatta en umutlu ve coşkulu kısmını da ayırdım.
Kendimi özel hissetmek istedim bu gece.
Tereyağlı pilav olmak istedim meselâ.
Dalında bir elma,
Topraktan fışkıran başak,
Denizin iyodu olmak istedim.
Var olan üç-beş umudu koynumda saklamak istedim bu gece...
Şu umut dedikleri öyle ince bir şey ki.
Ne rüzgâr istiyor uçup gitmesi için, ne de bir nefes.
Bir bakmışsın ki yerinde yok.
Bu yüzden gönlümden kaleme akan cümlelerle beraber umudum da yanı başımda bu gece.
Sıkı sıkı sarıldım ona.
Bir yanda gâvur şarkıları çalıyor,
Diğer yanda pencerem aralık, rüzgâr acımasızca üflüyor,
Yağmur ise acımasızca ıslatıyor her yanı.
Koridorda yanan tek gözlü lamba, ha söndü ha sönecek.
Her şeye rağmen bu gece benim;
En kara,
En sakin,
En hüzünlü,
En umutlu
ve
En coşkulu kısmından
Bu geceyi kendime ayırdım,
Sebepsizce…

öff!.. kış gibi yaz…

e.
2009 yaz

Hiç yorum yok: