23 Ekim 2009 Cuma

bir mektup...

Eylül 1998
Selanik

Canım Kardeşim,

Selanik’ten kocaman merhaba…
Geçen mektubumda belirttiğim üzere burada yaşamak gerçekten de güzel.
Havasından mı, suyundan mı, yoksa bir tarafımın gâvur olmasından mıdır bilinmez ama garip bir rahatlık var üzerimde buradayken.
Günlerim her zaman ki gibi yazarak ve araştırarak geçiyor.
Sanıyorum kitabın araştırma safhası bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.
Güzelim,
Mektubun gelir gelmez, her zaman olduğu üzere tüm benliğimi kocaman bir ürperti sardı.
Zarfı açmaya kıyamadım desem sanıyorum abartmış olmam.
İçinde yazılanları satır satır okuduğumda ise ruhumdaki mutluluğu anlatacak kelime bulamadığımı hissettim bir an.
Ancak ne var ki biraz hüzünlü ve iç burkan cümlelerinin fazlalığı beni derinden yaraladı gül yüzlüm.
Sesimi duymayı istemen, içinde bulunduğun çaresizliğin bana da sirayet etmesine neden oldu ve beni engin endişelere sevk etti.
Fakat nedir bu inadın, anlaşılır gibi değil.
Sana defalarca oturduğum evin telefon numarasını gönderdiğim halde bir türlü aramıyorsun.
Sitem değil bu yazdığım, sadece böylesine içlenmen içime işliyor ve elim kolum bağlanıyor, üzülüyorum şiddetlice.
Ama sen en doğrusunu bilirsin yine de, zorlamış durumuna düşmek istemem.
Aslına bakarsan; ben de senin sesini duymayı, şöyle adam gibi dertleşmeyi nasıl istiyorum bir bilsen.
Düşünüyorum da; benim yanımdasın, gözlerin gözlerimde, nefesin nefesimde…Herhalde bu saadeti benim kadar isteyemez ve düşleyemezsin kuzum.Bir önceki mektubumda yazmıştım sanıyorum ama yine yazacağım;Ben her zaman hazırım hüznüne ve çaresizliğine ortak olmaya, nefes aldığım sürece…
Bir ay sonra birkaç gün için Ada’ya geleceğim, Eğer sen de ister ve uygun görürsen bana bir kart göndermen yeterlidir.İnanıyorum ki senin için de bir değişiklik ve en önemlisi düşüncelerine yardımcı olacaktır bu seyahat.
Bir gün bile olsa iyi gelecektir, inan bana.Şöyle, seni Ada’nın her tarafını gezdiririm gündüz vakti, karış karış. Akşam olunca da kıyıdaki meyhaneye gideriz ve her ne istiyorsan dökersin içini.İstersen sus; öyle otur, ister gül, ister yaşlar süzülsün yanaklarından.Ama inan, iyi gelecektir sana derim ben.Senin için bir mani yok ise benim için hiç yoktur. Nasıl arzu edersen…Gelelim gönül fırtınalarına…Bana kalırsa bir yerlerde yanlış yapmaktan çok, fazlaca sınırlarda yürüyorsun.Yani detayların uç noktalarındasın.Erkeklerle ilişkilerde takıntılara yer yoktur canım,Keskin olmalısın, kati…Zira erkekler siz kadınlar gibi düşünmeyi beceremezler.Kadınlar daha hassastırlar ve ayrıntıya daha bir önem verirler.Erkekler hep "öfff" çüdür.Kendimden biliyorum.Ve bunun sonucunda da iki zıt kutup, yani erkekle kadın başlarlar tartışmaya, konuya göre de değişen tartışmadır bunlar…
Gülüm,Sanıyorum bir “aradan”, yani kısa bir ayrılıktan söz etmişsin beraberliğinizde.
Bu aranın anlamı nedir?Yani gözleri ne diyor bu arayı söylerken yavuklunun?Yüreği ne söylemeye çalışıyor?Peki, sen bunları iyice anlamaya çalışıp, süzdün mü gönül süzgecinde? Unutma ki çok zor bir dönemden geçiyor sevdiceğin,Sen de öyle elbet ama onun durumu; ateş düştüğü yeri yakar cinsinden gibi.
Bir hayli ağırca…Eğer bu ara kararlı bir ara ise fazla üstelememeni salık veririm.Ancak kontrolü de elden bırakma tabiî ki. Yani tartışılacak konulardan ve birbirinizi kıracak konulardan büyük bir titizlikle kaçınmalısın.Nedir, dediğim üzere kontrolü de elinde tutmalısın…Zaten bir önceki mektubunda yazmıştın;”O kendine göre huzur istiyor” diye,Ona biraz daha şans vermeli ve zaman tanımalısın.Velhasıl, kendine tanınandan bir fazlasını vermelisin ona.Yazdığım üzere, onun durumu hâlâ hassas.Ha, bunu yaparken de dikkatli olmalısın.Zira bu alışkanlığa dönüşmesin. Dozunu sen ayarlayacaksın elbette ki…
Hüzünlü Meleğim,Bana kalırsa kırgınlıklarını, karşı tarafça anlaşılmamayı biraz daha içinde sakla,bak bakalım dengeler nasıl olacak.Bak bakalım gerçekten ihtiyacı olduğu şey sakinlik mi gerçekten, Yoksa yalnızlık mı?Bana kalırsa biraz sabır.Biliyorum yapın itibariyle bazen sabırsız, hatta bazen tahammülsüz bile olabiliyorsun.Ama bunları biraz saklaman taviz değil bir gereklilik bence.Bu gereklilik kısa süreli kontroldür, yani beraberliğinin ne durumda olduğuna ve nereye gittiğine karşıdan bakmaktır. Acı bir ilaç ama yine de sabır.Böyle der bu naçiz sırdaşın…Nazlı Manolyam,
Yeni adresten de mektuplaşmanın tadına doyum olmuyor vallahi.Yazdığım üzere, bir ay sonra Ada’dayım. Güzel haberlerini bekleyeceğim.Sakın endişelenme, üzülme de.
Zira bu naçiz sırdaşın hep seninledir…

Görüşmek ümit ve temennisiyle,
Tüm kalbimle

Ben.

e.
(düzenleme) 2009 sonbahar

Hiç yorum yok: