19 Aralık 2008 Cuma

Bir gün kapına gelsem, yeni doğmuş bir bebek gibi.
Tertemiz.
Üzerimde özenle sakladığım adamlık koyu lacivert takım elbisem olsa.
Sakal tıraşım sinek kaydı,
Saçlarım 3 ile 4 numara arası kısa.
Tenimde kendi kokum, doğal.
Ve...
Ziline dokunsam titreyen elimle, biraz mahcup ve çokça heyecanla.
Göğüsüm şişse, nefesim kesilse, kalbime ağrılar saplansa.
O an adımı unutsam,
Kendimden geçmişliğimin derin sarhoşluğunu yaşasam.
Gözlerim kapansa kısa süreliğine içindeki senle beraber.
Ve birden bire kapıyı açıversen.
Gözlerimiz birleşse tereddütsüz,
Dünyada iki kişi kalsak.
Sen ve ben...
Hiç konuşmasak,
Anlatsa gözlerimiz birbirine, ayrı kalınan yılların ağırlığını satır satır.
Nedenler, niçinler cevabını bulsa bakışlarımızda.
Saçlarımızdaki aklar gururlansa,
Sevdanın en hasının nasıl çekildiğine şahitlik etseler.
Dile gelse gönül şarkıları,
Elle tutulsa kalplerden fışkıran sevda,
Yeni bir alfabe olsa birbirimize anlatacağımız özlemi haykıran.

Bir gün kapına gelsem seni yeniden sevmeye.
Kana kana, gönülcesine...
Eğer aşık olmadıysan bir başkasına, sadece gözlerimin elifine bak.
Hiç kapatma göz kapaklarını.
Sonra, bir iki saniyeliğine kalbine kulak ver.
Atışlarında benim adım var mı?
Ve her atışın arasına sıkışan aşkının çığlığı duyuluyor mu..?
Eğer bıraktığın yerdeysem,
Yani hâlâ aynıysa her şey,
Yani kalbin bunları söylüyorsa;
Ellerini uzat.
Uzat ellerime, tut ellerimi.
Sıcaklığını hissetmeye çalış.
Hissedebiliyor musun?
İlk günkü gibi heyecan veriyor mu?
Eğer bıraktığın yerdeysem,
Yani hâlâ aynıysa her şey,
Yani ellerin bunları söylüyorsa;
Sarıl bana.
Vücutlarımız yek vücut olurcasına, sarılalım.
Boynuma değsin burnun.
O siyah, uzun lepiska saçlarına gömülsün yüzüm.
Nefesini duyayım tüm bedenimde.
Sonra,
Seviş benimle,
Yaşadığın bu ana kadar başka erkek görmemişçesine seviş benimle.
Ruhumla,
Kalbimle,
Anılarımla,
Hayâllerimle,
Bedenimle seviş.
Kalmasın öpülmedik bir parça vücutlarımızda,
Kalmasın dökülmedik ter.
Tüm günahlar bize yazılsın,
Tüm ayıplar ardımızda kalsın o an.
Çekilmedik ceza da kalmasın.
Titreyelim fütursuzca.
Dünyada ikimiz kalalım.
Sen ve ben...

Bir gün kapına gelsem kuşların ötüşmeleri eşliğinde.
Elimde papatya demeti,
Dilimde mavi sevda şarkısı,
Ruhumda asi rüzgârla.
Yıllar boyu, içinde sadece seni sakladığım yüreğimle ziline dokunsam.
Kapıyı sen açsan.
Seni sevdiğimi haykırsam, hemen oracıkta, antrede.
Anlatsam yüreğime kazınmış aşkını.
O zaman itinayla saklandığın kozandan çıkar mısın?
Yıkar mısın tüm engelleri...?

Ah benim iğde kokulum, bir gün kapına gelsem,
Bana aşık olur musun?
Ya da
Sevmeyi dener misin en azından...?
Birazcık...

çevirme bu tanrı misafirini kapından...yorgun çünkü...

e.
2007 sonbahar

Hiç yorum yok: