6 Aralık 2008 Cumartesi

Hadi, kokunu ver de gideyim artık.
Gemi kalkıyor...
Gözlerin sende kalsın.
Dudaklarında öyle.
Hatta kalbin bile sende kalsın.
Acımasız davranmamak gerek sana
Zira gözlerin bir başka gözlere bakabilir,
Dudakların başka dudakları isteyebilir.
Hatta kalbin bile başka bir kalple atabilir.
Ama kokun…
Bir kokun var ya burnumda, o kâfi bana.
Haksız mıyım?

Zaman örtüyor yaşanmışlıkları,
Köreltiyor gönlü.
Bir de 'göz görmeyince gönül katlanır' girdi mi işin içine;
İyice puslanıyor suretler.
Ama kokun...
İşte onu alamıyor zaman.
Çünkü o her yerden gelir takılır burnuma, oradan da yüreğime.
Kâh bir rüzgârla, kâh bir çiçekle.
Gelir takılır...

Bundan böyle suyun üstündeyim artık.
Ara sıra güverteyi ziyaret edeceğim.
Balıkların derinlerdeki seslerini duymaya çalışacağım.
Martıların göklerde süzülürken attıkları müstehzi kahkahalara katlanacağım.
Geceleri yıldızları sayacağım.
Bazense parlak olanları sağ, sönük olanları sol tarafa ayıracağım.
Masamda erik rakısı, tabağımda beyaz peynir, gemim ise tam yol ileri gidiyor olacak.
Hangi rüzgâr nereden esiyor anlamaya çalışacağım.
Poyraz ise, delişmen,
Lodos ise, karışıksın.
Gün batımı ise, erken yatmışsındır o gece.
Karayel ise sıkıntılısındır, kupkurudur düşüncelerin o gün.
Ama ben hep Kış musonunu bekleyeceğim.
Karadan denize doğru vuran ve yağış bırakan rüzgârı.
Tıpkı bana kokunu getirip, yüreğime aşkını yağdırması gibi.
Anlayacağın; nereden bakarsan bak, geliyor kokun bana.
Haksız mıyım?

Kalkıyor gemim.
Aşkı-sevdayı sana bırakıyorum.
Hayatı bile.
Ama kokun…
İşte o hep benim.

küpelerimi taktım... açılabilirim artık denize... dönmemecesine…

e.
2007 kış

Kısa Not: Bir erkeğin küpe takmasının nedenlerinden biri de denizci olmalarından kaynaklanır. Zira bir denizci yalnızdır ve nerede öleceğini bilemez. Nedir, nerede ölürse ölsün küpeleri onun gömülmek için tek servetidir.

Hiç yorum yok: