29 Aralık 2008 Pazartesi

Gelmiyor içimden kelimelere dokunmak,
Virgüllerle nefes almak,
Parantezlerle açılmak
Ve
Noktayla son bulmak istemiyorum.
Gelmiyor içimden…

Oysa sevişmek ne güzeldir kelimelerle.
Onlarla halvet olmak,
Kalpteki zehri kelimelere yüklemek ne güzeldir.
Gözlerdeki yaşları kaleme havale edip kelimelere akmasını beklemek
Ya da
Gönülde olması muhtemel sevdaların tüm vebalini de ona yüklemek,
Çiçeğin kokusunu,
Güneşin sıcaklığını,
Yağmur damlasını,
Denizin mavisini…
Kelimelere yüklemek ne de güzeldir.
Sevdalı öpüşleri,
Sevdalı bakışları,
Hoş sohbetleri,
Titreyen kalpleri,
Tükenmeyen aşkları,
Acıtan hasretleri
Ve
Kaybolmuş ruhları,
Yüklemek kelimelere…
Hem de hiç acımadan.
Hunharca.
Garip bir haz, garip bir mutluluk duyar gibi…

Gelmiyor içimden kelimelere dokunmak gönlüm kapalıyken.
Ne sağıma bakmak ne de soluma bakmak geliyor içimden.
Taraçaya da çıkmak istemiyorum,
Pencereden başımı göğe kaldırıp Tanrıyla sohbet etmek,
Gece olduğunda yıldızlarla oyun oynamak da istemiyorum.
Gözlerimi kapatıp rüzgârın hangi yönden estirdiğini,
Az ötede sabaha kadar açık kalan meyhaneden yayılan mis gibi anason kokularını,
Karşı apartmanda sevişen genç çiftin sokağı saran çığlıklarını da duymak istemiyorum.
Gelmiyor içimden…

Hele ki dostların bir bir kaybolmasını…
Kadehlerin tadının bir türlü damaktaki yerini bulmamasını,
Bir çift sözün yalnızlık duvarına çarpıp geri dönmesini,
Ömürlerin saate, yıla hatta kendime bir şeyler çaktırmadan ilerlemesini,
Aldığım sayılı nefesin her geçen gün değerini kaybetmesi ve beni anbean hayattan uzaklaştırmasını,
Yediğim, içtiğim birkaç lokma ve suyun tatlarını yitirmesini,
Gönül barınağımın yerle yeksan olmasını,
Gelmiyor içimden kelimelere dökmek…

Yaklaşan bahara rağmen,
Kanın damarlarda delice turlamasına,
Kaybolmuş umutların bulunmasına,
Çiçekle böceğin taze bir çiçek üzerinde vuslata ermesine,
Karanlıkların aydınlığı selamlamasına,
Tüm seslerin hoş sedaya dönüşmesine,
Sevdalıların kavuşmalarına rağmen,
Yine de…
Gelmiyor içimden kelimelere dokunmak.

Nedir bu iştahsızlık?
Nedir bu atalet?
Nedir bu küskünlük?
Nedir bu suskunluk?...
Nedir kelimelere bu kadar sitem?


koyuverdim zembereği boşalmış hayatı… bari o özgür kalsın…

e.
2008 karakış

Hiç yorum yok: