18 Kasım 2008 Salı

Sen istemesen de,
Beni isteyen var.
Bugün ona gittim,
Koşarak, heyecanla ve izahı olmayan bir umutla…
İlk, kokusuyla karşıladı beni;
İçime çektikçe sarhoş eden,
Başımı döndüren kokusu…
Sonra neyi var neyi yok her şeyiyle bana teslim oldu.
Ne bir soru sordu ne de bir cevap bekledi.
Sadece açtı kollarını,
O kadar…
Karşılıksız sevdi beni.
Yıllar boyu süren aşkıma gözünü kırpmadan karşılık verdi.
Geçmişimi sorgulamadı, yaşadığım anı da,
Hatta geleceğe dair planlar bile yaptık baş başa.
Aklımıza, yüreğimize ne geldiyse konuştuk açıkça.
Kaçmadan, küsmeden,
Tüm içtenliğimizle.
Kendimi ona ait hissetmeye çalıştım.
Bir ara gözlerimi bile kapadım, öylesine mutluydum.
Öylesine kendimi ona ait hissetmiş ve bırakmıştım kollarına.
Eşine az rastlanır bir teslimiyet içerisindeydik.
O mutlu, ben mutlu…
Yanı başında oturdum, usulca.
Şöyle ayrılık acısı gibi birer memleket kahvesi içtik, yanındaki su ise şerbetti sanki.
Sonra, bir de limonlu çay, günün tüm pasını almıştı adeta.
Başımı gökyüzüne çevirdim bir an,
Yüzlerce kuş göç yoluna koyulmuşlar, gökyüzünde süzüle süzüle yaptıkları dans ile biz aşağıdakilere adeta görsel bir şölen sunuyorlardı.
Sanki mutlu ve umutlu bir veda vardı kanatlarında, bir dahaki yaz buluşma ihtimalinin verdiği heyecanla dolu.
Ne garip,
Vedalar hüzünlü, keder dolu ve bir o kadar ölümcüldür oysaki.
Kuşlardan alacağımız derslere bir yenisi daha mı eklenmişti nedir?

Her ne olduysa, başımı gökyüzünden yere indirdiğimde sen geldin hatırıma.
Sen de böyle bir yaz günü gelip yerleşmiştin kalbime.
Katı kalbin uzun zamandan sonra ilk kez atmıştı deli gibi,
Durduramıyordun kendini,
Aşkını her an fısıldıyordun kulağıma.
Beni de sürüklemiştin peşinden, yıllardır kurduğum hayallerime hayaller katıp.
Mutluluğa mutluluk katılmak üzereyken, hiç mevsimi değilken göç hazırlıklarına başladın birden bire.
Oysa yaz yeni gelmişti.
Havalar yeni ısınmış gönüller yeni yeşermişti.
Yürekler bir çınar gibi kök salacak ve bu kökler bir daha asla sökülemeyecekti yerinden.
Nedir, bunlar sadece bir temenniden öteye giden düşüncelerden başka bir değildiler.
Bir gün göç ettin bir daha geri gelmemecesine.
Hâlbuki bu adaya her sene yaz gelir.
Sıcak olur buralar, sımsıcak hem de…

Bu yüzden buraya geldim bugün.
Bu yaz da hasret gidermek istedim adayla.
Hiç tereddüt etmedi kucaklarken beni.
Zalim değildir,
Sevgisiz de değildir,
Bencil hiç değildir.
Kaşla göz arasında seni de sordu;
“Nerede bu hayırsız” diye,
Biliyordu o da,
Nasıl da yakışıyordunuz birbirinize,
Ada, sen
Ve
Bir de ben…

özlüyorum…

e.
2008 yaz

Hiç yorum yok: