5 Şubat 2009 Perşembe

Bir gazetenin bedava ilan sayfasındayım.
Ne altımda ne de üzerimde çizgi var.
Öyle kelime falan da sayılmadı, sadece bir yere raptedildim.
Başlığım ise:
“Ben düştüm”
Hafif büyük puntolu ve biraz da koyuca.
Öyle bir yerdeyim ki
Elin adamı baksa hemen görecek amma velakin okuyanım yok.
Hani sebat etsen de elden bir şey gelmiyor.
Zira nereye yapılmışsa mizanpajın oradasın,
Kaçış yok.
Çaresiz katlanacak ve bekleyeceksin bir meraklı bakışı.
En büyük keyfim, sabahın köründe -bir zamanlar benim yaptığım delilik misali- kışın en ayazında, vapurun açık kısmında seyahat eden birinin elindeki gazetede olmak.
Hele bir de sigara içmiyorsa okuyan, işte keyfin en hasını yaşıyorum o vakit.
Nasıl yaşamam;
Adam tam benden derim o zaman,
Deli.
Bayılırım vapurla bir Anadolu bir Avrupa yakasına savrulmaya.
Bazı zamanlar bir köşeye atılır o gazete, ben iç sayfalardayım,
Bedava ilan sayfasında.
O sayfa açık kaldığında üşürüm çokça.
Aldırmam aslında, seviyorum ya deniz havasını.
Ha, bir de Simidi çok severim.
Kışın insanlar vapurda hem sigara tüttürür hem de elindeki simit parçacıklarını martılara atarlar, havada kapılması tuhaf bir his verir atana.
İşte tam o esnada, gazetenin üzerine doğru uçuşur ve düşer susam parçacıkları.
Ne de güzel kokar mübarek. Hangi taş fırından acaba?
Acaba diyorum da, taş fırın kaldı mı?
İşte o susam yağmurunun kokusu açlığımı yatıştırır bir nebze.
Aç olan içim değil ki...
Ruhum esasında.
Hiç doymayan ruhum.
Yıllarca paralı ilan sayfalarda boy gösteren ben, şimdilerde bedavalardayım.
Parlak neon ışıkları yanmasa da tepemde, en azından göz önündeydim.
Onlara tok karnım şimdilerde. O zamanlarda da tokmuş aslında.
Ama ya ruhum?
Ya gönlüm?
Yok işte yok.
Doymuyor, hep boynu bükük.
...
Bu aralar,
Sevdalara ara verdim, aşklara ise kapattım kapıları tümden.
Yalnız adamı oynamaya başladım.
Etrafımda dolanan salyası düşüklere sırtımı döndüm.
Kendimce karar aldım; kırgınlıkları, başarısızlıkları bir başıma göğüsleyeceğim diye.
Karar aldım; hüznümle halvet,
Denizlerde yedi havaya tutulmuş balıkçı teknesi olmaya.
...
Ne olur dokunmayın bana artık.
Örselemeyin.
Ben düştüm...
Sakın ha kaldırmayın,
Sakın.
Geçtim, pahalı gazetelerin orta sayfasındaki bilmem kaç yüzbin yetelelik ilanlardan.
Bir bulvar gazetesinin, hatta tüketici gazetesinin bedava ilanlarında olmak bana yetiyor.
Ne olur dokunmayın...

gölge etmeyin... istirham ederim...

e.
2006

Hiç yorum yok: