4 Şubat 2009 Çarşamba

Sen bir ezber bozansın.
Tüm düşünceleri, tüm duyguları yerinden oynatansın.
Kalbi yerinden edip, yerine sevdayı yerleştirensin.
Sevdayı yerleştirip sonra da kaçansın.
Kaçıp da yakalanmayansın.
Gönlü önce parçalayıp sonra da birleştirensin.
Birleştirip, sırra kadem basansın.
Kâh güldüren kâh ağlatansın.
Güldürürken ağlatıp, ağlatırken yine ağlatansın.

Orman kadar kalabalık, ağaç kadar yalnızsın.
Kiraz kadar kırmızı, elma kadar sertsin.
Yel kadar sakin, fırtına kadar delisin.
Su gibi duru, yağmur kadar safsın.
Deniz kadar özgür, ada kadar mahkûmsun.
Dünya kadar yalan, ahret kadar gerçeksin.
Şiir kadar kısa, roman kadar uzunsun.
Düş kadar tatlı, kâbus kadar acısın.
Sürgün kadar ağır, kavuşmak kadar hafifsin.
Altın kadar sarı, bakır kadar karasın.
Anı kadar geçmiş, yarın kadar geleceksin.
Gelin kadar beyaz, ihanet kadar karasın.
Kedi kadar nankör, köpek kadar sadıksın.
Bayram kadar şen, matem kadar suskunsun.
Saray kadar ihtişamlı, baraka kadar hüzünlüsün.
Gece kadar sessiz, gün kadar karışıksın.
Mum kadar zayıf, güneş kadar güçlüsün.
Kalem kadar ince, çizgi kadar kararlısın.
Aile kadar kutsal, çocuk kadar meleksin.
Baba gibi çınar, mangal kadar yüreklisin.
Ana kadar yâr, yâr kadar anasın…

Sen…
İçimde büyüttüğüm sevgimin eserisin.
Sen…
Aşk kadar ani, sevgi kadar sonsuzsun.
Sen…
Sen, ezber bozan bir kadınsın.


oyun bozan olmaktansa ezber bozan olmak en iyisi…

e.
2007 kış

Hiç yorum yok: