23 Şubat 2009 Pazartesi

— Her şey gönlünce olsun, dedi bir ses…
‘Uzaktan tanıdığım biri’ diye iç geçirdim.
Sadece biri…
Çünkü onu bir yerlere koyamamıştım yıllardır.
Ne bir dosttu, ne de bir yâren…
Hele hele anıların tozlu sayfalarına sığınan bir arkadaş hiç değildi.
Bir gerçek vardı ki, o da kalbimde derin izler bıraktığıydı.
Bazen bir yerlerden çıkar; içimde küllenmeye yüz tutmuş ateşi alevlendirir ve çeker giderdi.
Beni bilirdi, bilirdi içimdeki alevi.
Nedir, bildirmezdi içinden geçenleri…
Yığardı üstüme sevgi pusunu,
Konuşmaz ve çeker giderdi, beni benimle bırakarak.

Öyle geldi yine yanıma, durakta otobüs beklerken.
O “bazen” yine gelip çatmıştı;
Bir yerlerden yine çıkıp gelmişti O.
Sesi duymamla birlikte anında alev aldı içimdeki kor.
Hava ayaza çalmışken tüm bedenim bir ateş topuna döndü.
Boş bulundum, ardıma baktım.
Doğruydu…
Oradaydı.
Başa sardı sevda gönül bandını.
Kemanlar çalmaya, İsketeler ötüşmeye başladı kendinden geçercesine.
Gözler arası kurulan kısa bir bakışma hattı sonrasında, dudaklardaki hareket sessizliğe yenildi birden bire.
Çünkü
— Her şey gönlünce olsun, dedi. Hem de her şey ama her şey gönlünce olsun…
Gelmedi sıra sevda sözcüklerine,
Gelmedi sıra ellere,
Gelmedi sıra aşka,
Bu kadar kısaydı temennisi.
Ben neyin temennisi olduğunu soramadan kaçtı, uzaklaştı.
Oysa
Madem gönlümce olsun her şey…
Sen, Sen, Sen, diye peşinden haykıracaktım ki…
Otobüs durdu önümde;
Ön sırada olan ben kalakaldım olduğum yerde, kıpırdayamadım.
Yolcuları aldı ve gitti…

Hâlbuki sıra sevdaya gelecekti bu kez.
Bırakmayacaktım, kaçırmayacaktım bir kez daha.
Ancak
Yine yığdı üstüme sevgi pusunu.
Çaktı alevin ateşini, kor’u diriltti.
Sonra da çekti gitti.
Tutamadım yine.
Aşkıyla, sevdasıyla ve gönlümdeki ateşiyle beraber beklemeye başladık diğer otobüsü.
Ne zaman gelir?
Tanrı bilir…

gönül “her şey’e” takılıyor hep… olmuyor…

e.
2007 kış

Hiç yorum yok: